INTRODUCTION: To report our clinical experience about pediatric patients with midline located primary calvarial lesions in the neigborhood of sagittal sinus and detail our surgical technique and principles for these pathologies.
METHODS: 8 pediatric patients operated in Ankara University, School of Medicine, Department of Neurosurgery and radiologically diagnosed as calvarial lesion were included in our study. Perilesional approach was performed and total removal of tumors were performed in all patients. For the purpose of reconstruction of calvarial defect, autolog split calvarial bone graft was performed.
RESULTS: Total tumor removal was achieved in all patients. Peritumoral bone tissue was confirmed as tumor-free histopathologically. No residue and tumor recurrence were occured in none of the patients.
DISCUSSION AND CONCLUSION: Intralesional tumor debulking is thought as an unsafe procedure for these tumors having potential injury risk to sagittal sinus intraoperatively. Perilesional approach due to its safety and practical, is offered to perform in lesions located midline in the neighborhood of sagittal sinus.
GİRİŞ ve AMAÇ: Pediatrik hastalarda primer olarak kalvaryumdan köken almış orta hat üzerinde sagittal sinüse komşuluk gösteren lezyonlara yönelik klinik tecrübemizin aktarılması ve bu hastalarda uyguladığımız cerrahi prensiplerin ve tekniğin anlatılması.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya 2011-2015 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği’ nde radyolojik olarak orta hat üzerinde ekstradural yerleşimli patolojilere yönelik operasyon kararı alınan 8 pediatrik hasta dahil edildi. Olgular yaşlarına, cinsiyetlerine, lezyonun histopatolojisine, ameliyat sonrası klinik ve cerrahi sonuçlara göre değerlendirildi. Tüm hastalara ayrık otolog kalvaryel graft kullanılarak kranioplasti yapıldı.
BULGULAR: Çalışma kapsamında değerlendirilen tüm hastalarda lezyon total olarak çıkartıldı. Operasyon sırasında hiçbir hastada komplikasyon görülmedi. İkinci operasyona hiçbir hastada gerek duyulmadı. Hastaların ameliyat sonrası takiplerinde nüks ve rezidü saptanmadı.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Orta hat yerleşimli tümörlere cerrahi yaklaşımda lezyon içi rezeksiyon tekniğini uygulamak komplikasyon risklerinin yüksek olması nedeniyle tercih edilmemelidir. Perilezyonel yaklaşım, bu bölgenin patolojilerinin cerrahi tedavisinde kolay uygulanabilirliği ve güvenilir olması nedeniyle öncelikli olarak tercih edilebilir.