Aim: To evaluate cervicovaginal smear and breast examination results during last 10 months beginning from the date of first patient admission in 24.03.2008 until the date of 13.01.2009 in Van Cancer Early Diagnosis, Screening and Training Center. Method: Firstly, breast examination was performed to all sexually active women applying to our center for cervical and breast cancer screening and who were at 20-69 years of age. Breast ultrasonography and mammography were ordered for the women who had palpable breast masses and mammography was routinely ordered for every woman between 50-69 years of age. Then, these women had gynecologic exams and their Pap smear results were reported according to the Bethesda system. Then, colposcopy and biopsy were performed to the patients who needed these according to their results. The patients who needed further evaluation and the ones with cancer suspicion were referred to the tertiary health care center. Results: Breast examination was performed to all women applying to our center between the dates of 24.03.2008 and 13.01.2009. Among them, breast ultrasonography and mammography were ordered to 829 (19.03%) and 499 (11.45%) women respectively. Two women were referred to the upper level health care center with a prediagnosis of breast cancer and they were both operated for breast cancer. Pap smear test was performed to 1926 patients of whom 23 had cervical precancerous lesions, 11 underwent colposcopy and 2 underwent colposcopy and cervical biopsy. The distributions of squamous cell abnormalities were as follows: the most common diagnosis was ASC-US (atypical squamous cells of undetermined significance) seen in 69.56% (16) of patients. ASC-H (atypical squamous cells- cannot exclude high grade lesion), LSIL (low grade squamous intraepithelial lesion), HSIL (high grade squamous intraepithelial lesion) were seen in 13.04% (3), 13.04% (3), 4.36% (1) of the patients, respectively. The patient who had been diagnosed as HSIL was referred to tertiary care center and was operated for cervical cancer. One of the patients having the diagnosis of LSIL didn’t accept the colposcopic examination; colposcopy and biopsy were performed to the other one while the last patient didn’t come back to our center for further examination. Colposcopy guided cervical biopsy was performed to one of the patients who had been diagnosed as ASC-H and her pathological examination result was reported as CIN I (cervical intraepithelial neoplasia I). All of the patients having the diagnoses of ASC-H were referred to the tertiary health care center. Conclusion: It is possible to reach to early diagnoses in many women with the use of cervical and breast cancer screening programs. The importance of widely distribution of KETEM’s is proved by the screening of many women in our region within a relatively short period of time and obtaining favorable results.
Keywords: cervical cancer, Pap test, breast cancer, screening, cervical smearAmaç: Van Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’ne (KETEM) ilk hasta kabul tarihi olan 24.03.2008’den 13.01.2009 tarihine kadar olan 10 aylık süre içinde elde edilen servikovajinal smear ile meme muayenelerinde elde edilen bulguların değerlendirilmesi. Yöntem: Merkezimize serviks ve meme kanseri taraması için başvuran cinsel yönden aktif 20-69 yaş arasındaki tüm kadınlara önce meme muayenesi yapılmıştır. Şüpheli kitle lezyonu tespit edilen kadınlardan meme ultrasonografisi ve mamografi, ayrıca 50-69 yaş arasındaki her kadından da rutin mamografi tetkikleri istenmiştir. Daha sonra bu kadınlara jinekolojik muayene yapılmış ve Pap smear sonuçları Bethesda sistemine göre rapor edilmiştir. Gerekli hastalara kolposkopi ve biyopsi yapıldıktan sonra ileri değerlendirme gerektiren ve kanser şüphesi olan hastalar üçüncü basamak sağlık kuruluşuna yönlendirilmiştir. Bulgular: Merkezimize 24.03.2008 – 13.01.2009 tarihleri arasında başvuran 4357 kadından hepsine meme muayenesi yapılmış olup bunların 829’undan (%19.03) meme ultrasonografisi, 499’ undan da (%11.45) mamografi tetkiki istenmiştir. İki kadın meme kanseri ön tanısıyla bir üst merkeze refere edilmiş ve meme kanseri tanısı doğrulanarak opere edilmiştir. Bin dokuz yüz yirmi altı kadından alınan Pap smearin 23’ ünde servikal prekanseröz lezyon tespit edilmiş olup 11 kadına kolposkopi, 2 kadına kolposkopi ve servikal biyopsi yapılmıştır. Servikal prekanseröz lezyonların dağılımı şöyledir: 16 kadında (%69.56) ASCUS (önemi belirsiz atipik skuamöz hücreler), 3’ünde (%13.04) ASC-H (yüksek dereceli displazi ekarte edilemeyen atipik hücreler), 3’ünde (%13.04) LSIL (düşük dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon), 1’inde (%4.36) HSIL(yüksek dereceli skuamöz intraepitelyal lezyon) tespit edilmiştir. HSIL saptanan hasta üçüncü basamak sağlık kuruluşuna sevk edilmiş ve serviks kanseri tanısı alarak opere edilmiştir. LSIL tespit edilen bir hastaya kolposkopi ve servikal biyopsi yapılmış ve patoloji sonucu kronik servisit olarak gelen hasta takibe alınmıştır. Diğer iki hastadan biri kolposkopiyi kabul etmemiş, diğerine ise henüz ulaşılamamıştır. ASC-H tespit edilen bir hastaya kolposkopiyle yönlendirilmiş servikal biyopsi yapılmış olup patoloji sonucu CIN I (servikal intraepitelyal neoplazi I) olarak rapor edilmiştir. Bu hasta, ASC-H saptanan diğer 2 hastayla birlikte üçüncü basamak sağlık kuruluşuna yönlendirilmiştir. Sonuç: Servikal ve meme kanserleri için uygulanan tarama programları sayesinde pek çok kadında erken tanıya ulaşmak mümkün olabilmektedir. Bölgemizde çok kısa sayılabilecek bir süre içinde oldukça fazla sayıda kadının taranmış olması ve olumlu sonuçların elde edilmiş olması KETEM’lerin yaygınlaştırılmasının önemini ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: serviks kanseri, pap smear, meme kanseri, tarama